27 Mart 2013 Çarşamba

Televizyon ve Çocuk!


Her ne kadar dünyanın bir çok ülkesinde 0-3 yaş aralığında çocukların televizyon izlemesi önerilmese de Türkiye’de anne babalardan en sık duyduğum cümlelerden biri; ama renkleri, sayıları Pepee’den öğrendi, biz televizyonun çok faydasını gördük oluyor. Haydi, bunu konuşalım, televizyon neden Zararlıdır? Yararları hiç mi yoktur? Televizyondan nasıl faydalanabiliriz?

Açıkçası ben de faydası olacaksa da zararının daha fazla olduğunu düşündüğümden en azından 2 yaşa kadar çocukların televizyonla tanıştırılmaması taraftarıyım. 2 yaştan sonra da belli programları belli sürelerde izlemesi ve bu süreçte mutlaka bir yetişkinin rehberliğiyle televizyonun enteraktif bir şekilde sunulmasını uygun buluyorum.

Yazının tamamı> Çocuk ve aile Terapisi

13 Mart 2013 Çarşamba

Çocuklarda oyun ve zeka gelişimi


Hayatta olduğumuz süre içerisinde her dönem bir işlevimiz vardır. Bu işlev bebekken uyumak yemek yemekken, yetişkinlikte bir meslek sahibi olmak ya da bir aile kurmak olabilir. Çocukluk döneminde ise en önemli şey oyundur. Çünkü çocuk yeni ve yabancı olduğu dünyada birçok şeyi oyunla öğrenir, oyunla birçok deneme yapar, bu yolla bilgi ve becerilerini artırırken, duygusal ve fiziksel olarak da rahatlama imkanı bulur.

Çocuğun bedensel, ruhsal gelişimi ve eğitimi için oyun, beslenme ve uyku kadar önemli bir ihtiyaçtır.

Anne babalarla çocuklarıyla ne kadar oyun oynayabildiklerini konuştuğumda yoğun tempolarında çocukla oyun oynamaya çok fazla vakit ayıramadıklarını ya da oyun oynamayı çocuğa renkleri, sayıları vb. kavramları öğretmek için geçirilen bir zaman olarak algıladıklarını gözlemliyorum. Halbuki oyun, çocuğu yönlendirmek değil çocuğu takip etmektir. Oyun çocuğun işi olduğu için bu alanda onun uzmanlığını kabul etmeli ve oyun esnasında eğitmen rolünden çıkıp sadece bir oyun arkadaşı olmayı başarabilmeliyiz. Çocukla oynanan oyun onun oyun ortamında ve onun seçtiği oyuncaklarla, onun yönlendirdiği şekilde olmalıdır. Çocuğun oyunda hangi rolleri aldığı, oyunlarında nasıl tercihlerde bulunduğu, oyunda kullandığı kelimeler bize dünyayı nasıl algıladığı ve duygusal yaşantısı hakkında fikir verir.

Yazının tamamı >  cocuk ve aile terapisi

8 Mart 2013 Cuma

Çocugunuza yeni kardeş mi geliyor?


Asla Yapmamalı!
  • Hamilelik sürecinde ağırlaşan vücudunuz ve ağrılarınız sebebiyle çocuğunuzu kucağınıza alamadığınızda ya da yerde oturamadığınızda sebep olarak karnınızdaki bebeği göstermeyin. (bebeğe kızgınlık duymasına sebep olur)
  • Yeni doğan bebeği çocuğunuzun yanında sevmemek gibi davranışlarda bulunmayın (Kaygı uyandırır)
  • Çocuğunuza onu daha çok sevdiğinizi söylemek. (Rekabeti körükler)
  • Sen artık ablasın/abisin daha dikkatli davranmalısın gibi cümlelerle anlayış beklemek. (bebeğe kızgınlık duymasına sebep olur)
  • Çocuğunuzu bebeğe zarar verecek endişesiyle uzakta tutmaya çalışmak. (kardeşini benimseme sürecini uzatır, kızgınlık yaratır)
Yazının tamamı > Çocuğum büyürken

6 Mart 2013 Çarşamba

İki yaşındayım sinirliyim!



Eğer sizin de çocuğunuz 2 yaşına geldiyse ve her şeye tepkili yaklaşıyor, olur olmadık yerlerde öfke krizine giriyor, önceden istediği bir şeyi verdiğinizde ‘istemem’ diyerek fırlatıyor, yaşına bakmadan her şeyi kendi başına yapmaya kalkışıyor ve engellenmeye asla tahammül edemiyorsa inat dönemine girdiğini ve şimdilik çok sağlıklı bir gelişim içinde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Peki nedir bu inat dönemi, Ne gibi amaçlara hizmet eder? Ve Bu dönemi en sağlıklı nasıl geçirebilirsiniz?

Ortalama 1.5 – 3 yaş arasında yaşanan bir süreç olan inat dönemi, çocuğun varlığını ispatlama çabası olarak düşünülebilir. Çocuğun bu dönemde sık sık kullandığı olumsuz kelimeler ve takındığı tavır, basit bir inatçılık nedeniyle değildir. Bu, yeni keşfedilmiş kimliğini sergilemek anlamına gelir. Eskiden olduğu gibi sizin bir uzantınız olmak yerine o artık kendi küçük kişiliğidir. ‘Hayır’ kelimesini devamlı tekrarlayarak, yeni başlamış özgürlüğünü sizin otoriteniz üzerinde denemektedir. Bu bağlamda çocuğun ilk ‘hayır’ ı özgürlüğü için başlattığı ilk savaştır ve kesinlikle saygıyı hak eder.

Yazının tamamı > Çocuklarda 2 yaş sendromu

Kaynak: Çocuk ve aile terapisi sitesinden alınmıştır.

4 Mart 2013 Pazartesi

Çocuklarda Zeka Gelişimi


Günümüz anne babalarının çocuklarının gelişimi ve eğitimi ile ilgili konulara çok duyarlı olması sevindirici. Ebeveynler çocuğa bebekliğinden itibaren sunulan zengin oyun ve oyuncak çevresinin gelişimini olumlu etkilediğini biliyor ve bu konuda çocuklarını –tabiri yerindeyse- oyuncağa boğuyorlar. Fakat bazı ebeveynlerin atladıkları bir nokta var. Çocukların gelişim sürecinden bahsettiğimizde sadece çocuğun çeşitli kavramları, renkleri bilmesini değil duyularını etkin bir şekilde kullanan bireyler olmalarını da kastediyoruz.
Çocuklar Nasıl Öğrenirler?
Bildiğiniz gibi bebek dünyaya geldiğinde beyin gelişimi henüz tamamlanmamıştır. Bebek beyninde milyarlarca sinir hücresi ile doğar. Doğumdan sonra yaşadığı deneyimler sonucu aldığı uyaranlar beyne iletilir ve sinir hücreleri arasında bağlantı kurulması sağlanır. Beyindeki bu bağlantı noktasına “sinaps” adı verilir ve beyin sürekli yeni sinapsların oluşması ile gelişir. Sinapsların oluşması yaşam koşulları, ilişkiler ve tecrübelerle sıkı ilişki içindedir. Bu bağlamda öğrenme düzeyi veya zihin gelişiminden söz ettiğimizde önemli olan beyindeki sinir hücrelerinin sayısı değil, hücreler arasındaki bağlantının sıklığıdır. Hücreler arası bağlantı ise görme, işitme, dokunma, tat alma, koklama duyularının uyarılması ile mümkündür.
Yazının tamamı için > Çocuklarda zeka ve öğrenme

Kardeş kıskançlığı!

KARDEŞLER ARASI KISKANÇLIK

Üç kişiden oluşan keyifli aileniz aranıza yeni bir ufaklığın eklenmesiyle dört kişi olacak, belki de oldu bile… Bu yazımda kardeşi doğacak veya kardeşi olan çocuklarımızı daha iyi anlayabilmek ve yaşadıkları süreçlere doğru yaklaşımlarla müdahale edebilmek için anne babalara küçük hatırlatmalar yapacağım.

İlk çocukların hep daha duygusal, ailesine (ya da annesine) daha bağımlı çocuklar oldukları söylenir. Bunun sebebi belki de kardeşi doğana kadar olan hükümranlık sürecinin bir anda bitmesi ve bu çocukların bir bakıma erken büyümek durumunda kalmasıdır. Ama o da bir çocuktur ve anne babasına duyduğu ihtiyaçlar, oyun ve hareket güdüleri aynen devam etmektedir. Bazı anne babalar 2. çocukla birlikte bir bocalama yaşar ve ilk çocuklarının bebeğe ve 4 kişilik aileye uyum sağlama süreçlerine yeteri kadar anlayışlı yaklaşamazlar. İlk çocuklarının artık abla/abi olduğunu ve bebek uyurken sessiz olmayı, tek başına oynamayı öğrenmesi gerektiğini düşünürler. Ya da tam tersi olarak 2. Bebeği yaptıkları için ilk çocuklarına karşı kendilerini o kadar suçlu hissederler ki, yeni doğanı ilk çocuklarının yanında sevmeme, her zaman onun ihtiyaç ve isteklerine öncelik verme gibi davranışlarla ilk çocuklarının bir nevi gönlünü almaya çalışırlar. Ne ilk yaklaşım ne de ikincisi çocuğu yeni doğan bebeğe hazırlamada ve çocuğun bebeğe alışmasında olumlu etkiler doğurur.

Peki çocuğunuz kardeşi doğacağını öğrendiğinde ya da kardeşi doğduktan sonra ne hisseder? 

Çocuğunuz bir kardeşi olacağını öğrendiğinde bu belirsiz durum karşısında birçok soru üretir ve karmaşık duygular yaşar. Bunların başında “Şimdi bana ne olacak?” sorusu gelir

YAZININ TAMAMI > KARDEŞ KISKANÇLIĞI

Boşanma kararını çocuğa söylemek!


Kimse evliliğine bir gün boşanırım diyerek başlamaz değil mi? Evlendiğimizde, eşimizden, evlilik kurumundan, aile hayatından bir takım beklentilerimiz vardır ve bazen de işler beklediğimiz gibi gitmez. Bu durumda eşler, sıklıkla çocukları da düşünerek, hoşnut olmadıkları yaşantıları değiştirmek adına birçok yöntem denerler. Peki ya sorunlar çözülmüyorsa? İşte o zaman evliliği sonlandırmak uygun bir yöntem olarak görünmeye başlar. Bazen de çok uygun bir yöntemdir gerçekten, eşler ve çocuklar için.
Boşanma maalesef hiçbir zaman çocuğun hayatına olumlu bir etkide bulunmaz. Fakat bazen evlilik öyle bir sürece girmiştir ki ya eşler sürekli çatışma halindedir, ya da iletişimi kopartmış ve birbirlerinden duygusal olarak boşanmışlardır. Bu da uzun vadede çocuğa tek ebeveynle büyümekten daha olumsuz etkilerde bulunabilmektedir. Eşlerin aldığı bu karar, çoğu zaman çocuklar ve kendi hayatları için faydaları-zararları hesaplanarak ve tabiri caizse kötünün iyisi olarak seçilmektedir.
Peki, karar alındı, evlilik sonlandırılacak. Bu durum çocuklar tarafından nasıl algılanır, boşanma çocuklara nasıl bildirilmelidir, boşanma sonrası çocuklarla ilişki nasıl olmalıdır…
Çocuklar evdeki gerginliği hissederler…
Anne baba olarak ne kadar hassas davransak, çocuklarımıza evdeki olumsuzluğu ne kadar yansıtmamaya çalışsak da çocuklar evdeki olumsuz enerjiyi anında fark ederler ve süreçle ilgili açıklama yapmadığımız takdirde bu hislerini kendileri yorumlamak zorunda kalırlar. Bir tartışma esnasında söylediğiniz, çekip gideceğim bu evden, sen yaramazlık yaptığın için babanla kavga ettik, vb. cümleler sizin için o anda söylenmiş ve çok da önemli olmayan sözler olabilir fakat çocuğunuz böyle bir cümleyi duyduktan sonra sizin gerçekten evi terk edeceğinizi ve bir daha sizi göremeyeceğini ya da gerçekten yaramazlık yaptığı için kavga ettiğinizi düşünebilir ve kendini tüm olayların sorumlusu olarak görebilir. Bu sebeple, eşinizle yaptığınız tartışmalarla ilgili çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun onunla konuşun ve durumla ilgili açıklama yapın. “Biraz önce babanla kavga ettik, birbirimizi anlayamadığımız için çok sinirlendik ve birbirimize bağırdık. Ama tüm bunların seninle hiçbir ilgisi yok, baban da ben de seni çok seviyoruz…” gibi bir açıklama, çocuğunuzun olayları yanlış yorumlamasını engelleyecektir.
Anne ile baba artık aynı evde yaşamayacak…
Araştırmalar, bebeklerin ortalama 9. Aydan itibaren evden ayrılan bir ebeveyni fark ettiklerini göstermektedir. Bu sebeple anne ile baba kesin olarak ayrılmaya karar verdikten sonra çocukları kaç yaşında olursa olsun onlara açıklama yapmalıdır. Bu açıklamanın içeriği yaşa göre değişmekle birlikte temel olarak çocuğa süreçle ilgili bilgi vermeyi içerir.
Bu açıklamada anne ve baba birlikte yer almalı ve çocuğa artık aynı evde yaşamayacaklarını anlatmalıdır. Bu konuşmada çocuğa, anne babanın onu çok sevdikleri ve sevmeye devam edecekleri, boşanma sonrası kimin yanında kalacağı, hayatında nelerin değişeceği, nelerin aynı kalacağı ve benzeri gibi çocuğa kendini güvende hissettiren bilgilerin verilmesi esastır. Çocuklar özellikle düzenlerinin değişmesinden çok rahatsız olurlar, bu sebeple, çocuğun rutin aktivitelerinde bir değişiklik olacaksa bunun çocuğa önceden bildirilmesi ve bu süreçte mümkünse çok da farklı bir yaşam tarzına geçilmemesi önerilir.